Köyden Kayseri'ye gelen köylü sabah kahvaltısı için bir lokantaya gider. Sabahın erken saatleri olduğu için oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü kasiyerin yanındaki küçük bir masaya oturur, garson gelince mercimek çorbası ister, fakat bizim köylü çorba gelene kadar bir sepet ekmeği yer. Çorba gelir onu da içer giderken kasada oturan hacıya borcunu sorduğunda hacı:
- Ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun, der.
fıkraoku.com
Taksinin yokuşta frenleri patlamış, müthiş bir hızla aşağı iniyor.
Kayserili müşteri bağırmış:
- Durdur şu arabayı!
Şoför panik içinde haykırmış:
- Durduramıyorum, fren patladı!..
- O zaman taksimetreyi durdur hiç değilse.
fıkraoku.com
Kayseriliyle ve bir Laz arkadaşı yurtdışına çalışmaya giderler. Kısa sürede iş bulamadıkları için paraları biter. Bir gün camide duaya başlarlar. Laz "Ne olur Allah'ım bizlere para nasip et" diye dua eder. Kayserili de duada "Allah'ım Laz'a para ver" der. Bunu fark eden Başka bir Türk Kayseriliye sorar:
- Sen neden kendine dua etmiyorsun?
Kayserili:
- Allah ona versin, ben ondan almasını bilirim.
fıkraoku.com
Gözleri kör, yalnız ve yoksul bir Kayserili kırlarda başıboş dolanırken bastonuna değen sihirli lambayı alıp içinden cini çıkarmayı başarmış.
Bu işten hayli bıktığı belli olan cin, Kayseriliye söyle bir baktıktan sonra;
? Senin hayli isteğin vardır; şimdi sen gözlerin açılsın istersin, zenginlik dilersin, evlenmeyi arzularsın, ama uğraşamam. Sadece bir dileğini yerine getireceğim. İyi düşün ve ne isteyeceksen iste, demiş.
Kayserili biraz düşündükten sonra dileğini söylemiş;
? Çocuğumun saatlerce altınlarımı saymasını görmek istiyorum.
fıkraoku.com
Kayseri'de yol çalışması yapılıyormuş. Köylüler eşeğin birini salıp geçtiği yerden yolu geçiriyorlarmış. O sırada oradan geçmekte olan Amerikalı bir mühendis görmüş bunları. Merak etmiş; gitmiş yanlarına.
-Selamın aleyküm dayı yapıyorsunuz böyle? demiş. Köylü:
-Yol yapıyoruz diye cevap vermiş.
-E bu eşek ne diye devam etmiş mühendis. Köylü genel prosedürü şöyle bir anlatmış. Eşeğin yolun nerden geçeceğine karar verdiğini söylemiş. Bizim Amerikalı mühendis yerlere yatmış gülmekten öyle şey mi olur diye. Alaycı bir tonla:
- "E demiş eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?" Köylü:
- "O zaman Amerika'dan mühendis getirtiyoruz.
fıkraoku.com
Bir İngiliz: holigan;
İki İngiliz: kavga;
Üç İngiliz: savaş;
Bir Fransız: aşık;
İki Fransız: duel;
Üç Fransız: Paris komunası;
Bir Zenci: basketçi;
İki Zenci: basket takımı;
Üç Zenci: güneş tutulması;
Bir Kayserili: satış noktası;
İki Kayserili küçük bir pazar;
Üç Kayserili: Hipermarket;
asena
İki tane çiftçi, biri Adanalı, diğeri Kayserili... sohbet ederken, tabi haliyle zenginlikleriyle övünecekler...Kayserili tarlalarının çokluğundan, işçi yetiştirememekten, ürünlerin her sene telef olmasından bahsedince Adanalı atlıyor:
"Benim çiftlikte, sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor, biz hâlâ çiftliğin öteki ucuna yetişemiyo oluyoz, çaresiz geri dönüyoruz."
Kayserili de hiç bozuntuya vermeden lafı yapıştırıyor:
-Yahu bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçen sene sattık, illet onlarla yolculuk yaa...
rapçi
Bir gün Trabzonlu ile Kayserililer savaş yaparmış. Kayserililer düşünmüş.
-biz bunları vuramıyok onlarda bizi öyle bir şey yapmalıyız ki onları siperden çıkaracak adam sormuş;
- Trabzonlularda en çok hangi isim kullanılır cevap gelmiş
dursun demişler ve dursun diye bağırmışlar bütün dursunlar ayağa kalkmış hepsini vurmuşlar geriye bir kişi kalmış Trabzonlulardan o da demiş ki
- Kayserililer en çok parayı sever demişler adam
- Aha 10 tl!!! diye bağırmış sonra herkes paraya bakmış o adam da herkesi vurmuş
ogün
Kayserilinin biri bakkala yumurta almaya gitmiş. Bakkala sormuş:
- Yumurta kaç lira?
Bakkal:
- Tanesi iki lira, 5 tane de kırık var onların tanesi bir lira
Kayserili demiş ki:
- O zaman bana 5 yumurta daha kır, bir paket alayım.
fıkraoku.com
Eski yıllarda komşu illerden bir yolcu Kayseri'ye gelmiş. Pastırmanın çok methini duymuş, hatta birkaç sefer de yemiş. Ancak pastırma aleyhinde çıkan dedikodulardan da oldukça rahatsızmış. Tek problemi eşek etinden pastırma satmayan bir dükkan bulup oradan almakmış. Adamcağız şüpheli bakışlarla pastırmacılar çarşısını dolaşıp dükkanları inceleyip (şurası satar, burası satmaz; şurası daha temiz, burası pasaklı vb.) düşünürken, yazı tura atmak gelmiş aklına. Atmış yazı turayı, denk gelen dükkana girmiş. Adamın şüpheli bakışlarla girip pastırmaları incelediğini anlayan Kayserili esnaf, adamın ne için bu kadar incelediğini de tahmin etmiş ve bir oyun oynamayı düşünmüş. "Buyurun" demiş esnaf.
Adam yine tedirgin:
? Pastırma alacağım da! Diye kekelemiş korkarak.
- Tabii derhal, ne kadar?
- İki yüz gram yeter. Çok severim de... Ama öbür tarafını diyememiş. (yani aman eşek eti olmasın diyecek) Kayserili anlamış vaziyeti. Parçayı tarttıktan sonra satırla kıymaya başlamış. Adam;
- Hemşehrim bu niye bu kadar zor kesiliyor öyle.
Kayserili hemen taşı gediğine oturtmuş:
- Sorma birader, bu namussuz eşek iken de böyle inattı.
fıkraoku.com