İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri

İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri Arşivi

Havanın mavisinde, denizin yeşilinde

Bir türkü, Ortaasya'dan beri duymuşuz.

Anamızın sütünden bayraklara kadar

Yüce fetihle büyümüşüz.



Yakmış gecemizi yıldızlar

Burçlardan yana uyanmışız.

Bir yazı gibi tepeler alnında

Yazılmışız, silinmişiz.



Nur ile kuvvet ile aşk ile

Kaderin büyüsünü bozmuşuz.

Görmüşüz suretini güzelliğin

Koca feleklere görünmüşüz.



Cihanın yarısı gök;

Önünde şehit şehit durmuşuz,

Cihanın yarısı İstanbul

Almışız.



Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

dersimiz.com

BİZANS GÖRÜNDÜ KARŞIDAN



Geldik surların önüne,

İçimizde garip bir sevinç

Tamamlamışız vuslatın tadını

Böyle hiç.



Yeditepe kardeş kardeş gülümser,

Boğaz'ın mavi rüzgârları,

Bir esinti sarhoşluğu içinde

İstanbul sizin der.



Elbet bizim olacak İstanbul,

İnanmışız,

Denizlerden, dağlardan, ovalardan gelen

Bu nurlu bahar içinde yıkanmışız.



Temiz ellerimizde açacak,

İstanbul çiçek çiçek.

Şimdi surlar önünde dalgalanan bayrak,

Yarın Bizans göklerine yükselecek.



Arif Hikmet PAR

dersimiz.com

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

Dağlardan çektiler, kalyonlar çekilecek...

Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek...



Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın?

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!



Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden...

Senin de destanını okuyalım ezberden...

Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...



Elde sensin, dilde sen... Gönüldesin, baştasın:

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!



Yüzüne çarpmak gerek, zamanenin fendini,

Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?

Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini



Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!



Bu kitaplar Fatih'tir, selim'dir, Süleyman'dır;

Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan'dır;

Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır!



Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın?

Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın;



Delikanlım, işaret aldığın gün atandan

Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan;

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan...



Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın...

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!



Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

Yürü, arslanım, fetih hazırlığı başlasın...



Yürü, hala ne diye, kendinle savaştasın?

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!



Arif Nihat ASYA

dersimiz.com

Aştık geçilmez dağlar üstünden

Öyle vakur, öyle heybetli

Vardık ot bitmeyen vadilere

Ayağımız değdi yeşerdi!



Gönlümüzde büyüklüğü Asya'nın

Yıktı köhneliğini orta zamanın

Zamanın karanlığı ortasında

Şimşek örneği parlayan kılıcımız

Nur yağdırdı aydınlık yeni günlere

Eskilik, karanlık düşüverince yere,

Dağlar, denizler misali,

Yol verdi gemilere!



Sustu kulakları tırmalayan çan;

Burca bayrak dikince Ulubatlı Hasan!



İbrahim MİNNETOĞLU

dersimiz.com

...var ki İSTANBUL /...yok ki İSTANBUL



Sana bilmem hangi yönden bakayım

Gece başka gündüz başka güzelsin

Kâinatta eşsiz tek ve özelsin

Çağlar değiştirdi sevdan İSTANBUL



Efendimiz malum ezelden tanır

Binlercesi şehrin can kıskanır

Sinende yaşayan cennettir sanır

Cihanda emsalin yok ki İSTANBUL



Kalbini son defa fethedenlere

Elveda deyip de gitmeyenlere

İmkân bulamayıp gelmeyenlere

Engin hoşgörünle kızma İSTANBUL



Kâbe-i ziyaretgâhların vardır

Şühedadan namazgâhların yardır

Âlem-i insanlar çok arzu-dardır

Sevenin koynunda sar ki İSTANBUL



Köklü medeniyetlerin evisin

Tarihler boyunca ananevisin

Mukaddesatını yâd el de bilsin

Sırr-ı nikabını aç ki İSTANBUL



Her dinin mensubu ibadet eder

Havra Kilise ve Cami'ye gider

O insanlar gönül diliyle ne der

Sessiz niyetleri duy ki İSTANBUL



Tüm insanlar âlâ şeyler yazmışlar

Anlatacak bir söz bırakmamışlar

Nesillere misal hep taşımışlar

Ölçülmez değerin var ki İSTANBUL



Arz ile deniz ve mehtap bakıyor

Gerçek yıldızlardan taçlar takıyor

Her gönülde sevdan ataş yakıyor

Türlü dillerdesin bil ki İSTANBUL



Elbet ben de bir gün gelir geçerim

İlahi yasaya ben de naçarım

Yardan ya da senden vaz mı geçerim?

Bir eser de benden al ki İSTANBUL



Çınlar Cami'lerden ezan(ı)salası

Yıkar nefisleri def-i belası

Zeki'midir sanki tek müptelası

Eyyüb Sultan başta say ki İSTANBUL



İSTANBUL

Zeki İ.KIZILIŞIK

dersimiz.com

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.

Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.

Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüzgar onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...

İstanbul,
İstanbul...

Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...

Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...

Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare?..

Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...

O manayı bul da bul!
İlle Istanbul'da bul!

İstanbul,
İstanbul...

Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.

Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.

Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...

Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir "Katibim" i...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.

İstanbul,
İstanbul...

Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...

Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.

Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı sarayından.

Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,

İstanbul,
İstanbul...

Necip Fazıl KISAKÜREK

dersimiz.com

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Niksar'da evimizdeyken

Küçük bir serçe kadar hürdüm.



Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Mevsimler ne çabuk geçiverdi

Unutmak, unutmak, unutmak.



Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Yine kamyonlar kavun taşır



Fakat içimde şarkı bitti.



Cahit KÜLEBİ

dersimiz.com

Boğazı bir başka

Gören düşer aşka

İnsanları bir başka

Ey istanbul, ey istanbul



Haydar paşa'dan kalkar tren

Gemiler öttürür siren

Bu güzelliği Tanrıdır veren

Ey istanbul, ey istanbul



Adı çıkmış beyoğlunun

Bunları yazan, ben kulunun

Gözdesisin sen

Ey istanbul, ey istanbul



Kadıköyü, üsküdarı

Zengini, hem fukarası

Yetmiş iki millet burası

Ey istanbul, ey istanbul



Beyazıtı, aksarayı

Konağı, kevransarayı

Gece sanki, fener alayı

Ey istanbul, ey istanbul



Babıali yokuşu

Göztepesi, feneryolu

Kötülüklerin, her bir yolu

Ey istanbul, ey istanbul



Fatih yaptırmış hisarı

Yedikule zindanları

Hanları, hamamları

Ey istanbul, ey istanbul



Güzel heybeli adası

Güzellerin çoktur edası

Bilen sürer, sefasını

Ey istanbul, ey istanbul



Ayasofya, selimiye

Tanrıdan bize hediye

İnsanları çoktur niye

Ey istanbul, ey istanbul



Kilyosu, kumburgazı

Sulukule çalar defi, sazı

Çekilmez kızların nazı

Ey istanbul, ey istanbul



Emirganı, yıldız parkı

Yeşil anadolu kavağı

Gezilecek yer rumeli kavağı

Ey istanbul, ey istanbul



Görürsün var kiliseler

Yapılsın hep abideler

İnsandır hep faniler

Ey istanbul, ey istanbul



Işıl, ışıl galata kulesi

Bitmez bu şehrin hilesi

Bitsin artık halkın çilesi

Ey istanbul, ey istanbul



Kumkapıda balıkçılar

Kol kola gezer aşıklar

Gece çok güzeldir ışıklar

Ey istanbul, ey istanbul



Boğazdadır kız kulesi

İnsanın çok çilesi

Dolmaz halkın filesi

Ey istanbul, ey istanbul



Beşiktaşı, tophanesi

Eyüp sultan türbesi

Padişahlar manzumesi

Ey istanbul, ey istanbul



Bakırköyü, topkapısı

Binaları kul yapısı

Yok çoğunun tapusu

Ey istanbul, ey istanbul



Kasımpaşa, şişanesi

Şehrin çoktur birahanesi

Bu serdarın bir nağmesi

Ey istanbul, ey istanbul



(Serdar Sayıl-2005)

dersimiz.com

İSTANBUL BENİM YUVAM
AYRILIP UZAKLAŞAMAM
HER YERDE YANIMDASIN
İSTANBUL İSTANBUL

GÖRÜP GEZMEDİĞİM YER YOK
HER YERDE GÜZELLİĞİN ÇOK
HAVAMI ATIYORSUN NESİN
İSTANBUL SEN BENİMSİN

DALGALANAN DENİZİN SESİ
HAFİF RÜZGAR ESİNTİSİ
SANKİ İSTANBUL'UN SESİ
İSTANBUL İSTANBUL

ORMANIN NE GÜZELDİR
ÇAMIN BİZE ÖZELDİR
GÜLÜN KOKUSU GÜZELDİR
İSTANBUL İSTANBUL

ELİF NUR KARAKOYUN

Geçen yıllarda İstanbul'u
En güzel şehir sandım.
Sakın demeyin "Niye?"
Tarihi eserler var diye.
Geçen yazlarda
Hep yüzsen diye düşündüm
Anladınız, yüzmeyi severim,
Başka da var herhalde sevdiklerim.

Aylin Aksoy
Dr. Tevfik Sağlam İÖO/3-A/İstanbul

Aylin Aksoy

Gökler eğilip dağlara "kimdir" diye sordu,
Kimdir bu gelen gözleri şimşekleniyordu...
Bir kır atın üstünde ufuklar gibi mağrur,
İstanbul'a kartalca bakan gözleri kordu...

Birden enginlere şahlandı küheylan,
Birdenbire gök kubbesi deryalara vurdu...
Yol vermek için Marmara deprendi yerinden,
Yol vermek için Fatih'e rüzgar bile durdu...

Aksetmede tek bir sesi heybetle semada,
Şahlanmada bir çağ yaratan "dev gibi ordu..."
Kaç yüz senelik köhne Bizans can veriyordu,
Tanrım bu ne kudret,bu ne heybet,bu ne zordu...

Talha Sağlam

Boğaziçi köprüsünden geçerken,
Deniz pırıl pırıl
Gözlerimi kamaştırır
Ah!İşte güzel İstanbul...

Beşiktaş'ta martılar uçar,
İnsanlar simit satar.
Ne güzel bir hayat
Ah!İşte güzel bir hayat

Bir de Kız Kulesi
İçinde restoranlar ve daha neler neler...
İşte hayat
Ah!İşte güzel İstanbul...

Gizem Asya Yılmaz

Şiir Ekleyin

Eğitici Çocuk Şiirleri Ana Sayfa

Diğer İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri:

[1]23

İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri Arşivi